16 Mayıs 2011 Pazartesi

IRMAK ADALARI

Akarsu yatağından eğimin azaldığı ve akarsuyun genişleyerek aktığı yerlerde bir-iki metrelik kum çakıl ve mil yığılmaları ile oluşurlar. Yukarıda açıklanan bütün bu biriktirme şekilleri özellikle ovalar ve sekiler yerleşme ve tarım bakımından insan yaşamında büyük değer taşır. Çünkü bu yerlerde eğim az toprak verimli yeraltı suyu bol ve sulama olanakları daha elverişlidir. Bu nedenle alüvyal düzlükler eskiden beri insanların yerleşme yeri olmuşlardır.

SEKİLER

Yatağına alüvyon biriktirmiş akarsuyun bulunduğu alanın yükselmesi ile akarsuyun yeniden hız kazanması ve yatağını derine doğru aşındırması ile oluşur. Bu yönleri ile sekiler yüksekte kalmış eski vadi tabanlarıdır. Sekiler bir birikim şekli olmakla beraber akarsuyun yatağını aşındırması ve derinleştirmesi sonucu oluşturdukları için aynı zamanda aşınım şekillerindendir. Ayrıca Mendereslerde hem aşınım hem de birikim şekillerindendir.

Delta oluşumunu etkileyen faktörler

a.Gel-git olayının olmaması:Gel-Git'in etkili olduğu kıyılarda akarsuların getirdiği alüvyonlar devamlı olarak taşındığı için buralarda birikme olmaz Örneğin Kuzeybatı Avrupa akarsuları ağızlarında delta oluşmayışının temel nedeni bölgede etkili gel-git olaylarının olmasıdır.
b.Kıyının derin olmaması:Kıyının sığ olduğu alanlarda delta oluşumu daha kolaydır. Örneğin Ege kıyıları sığ olduğu için akarsular tarafından kolayca doldurulmaktadır.
c.Akarsuyun taşıdığı alüvyon miktarını fazla olması:Akarsuların taşımakta olduğu alüvyon miktarı arttıkça delta oluşumu daha çabuk olur. Örneğin Batı Anadolu akarsuları çok alüvyon taşıdıkları için denize döküldükleri yerlerde geniş deltalar oluşturmuşlardır.

DELTALAR


Denize ulaşan akarsuyun taşıma gücü birden bire sona erer. Bu nedenle alüvyonlar akarsuyun döküldüğü yerde çökebilir. Ve zamanla delta ovaları meydana gelebilir. Seyhan,Ceyhan,Yeşilırmak ve Kızılırmak deltaları bu şekilde meydana gelmiştir.

TABAN SEVİYESİ OVASI

Akarsuların denize yaklaştığı yerlerde eğimin azalmasına bağlı olarak oluşan ovalardır. Bu ovalarda akarsular menderesler çizerek akarlar.

DAĞ İÇİ OVASI

Dağlık alanların iç kısımlarında eğimin azaldığı yerlerde meydana gelirler. Dağiçi ovaları Türkiye gibi engebeliliğin fazla olduğu ülkelerde daha fazla görülür. Ülkemizde de en fazla Doğu Anadolu Bölgesinde yaygındır. Muş,Erzincan ovaları gibi.

DAĞ ETEĞİ OVASI

Birikinti konileri dağ eteği boyunca zamanla birleşince hafif dalgalı bir ova meydana gelir bu tür ovalara dağ eteği ovası adı verilir.

BİRİKİNTİ KONİSİ











Yamaçlardan inen sel sularının dağ eteğinde eğimin azalmasıyla taşıdığı maddeleri koni şeklinde yayarak biriktirmesi ile oluşur. Ülkemizde çok sayıda birikinti konisi vardır. Muş Ovası,Erzincan Ovası,Bolu Ovası bunlardan bir kaçıdır.

AKARSU BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ

1-BİRİKİNTİ KONİSİ
2-DAĞ ETEĞİ OVASI (Birikinti Yelpazesi)
3-DAĞİÇİ OVALARI 
4-TABAN SEVİYESİ OVALARİ 
5-DELTALAR
6-SEKİLER (Taraçalar) 
7-IRMAK ADALARİ

AKARSULARDA BİRİKTİRMESİ

Akarsuyun biriktirme yapabilmesi için eğimin ve akış hızının azalması ve taşıdığı yük miktarının artması gerekmektedir. Akarsuyun hızı ve gücü azalmaya başladığında taşıma gücü azaldığından taşıdığı maddeleri yavaş yavaş yatağında biriktirmeye başlar. Akarsu gücünün ilk azaldığı yerde büyük maddeleri gücünün tamamen azaldığı yerde ise en küçük maddeleri biriktirir. Akarsu gücünün azaldığı ilk yerde iri çakılları sonra küçük çakılları ve son olarak da alüvyonları biriktirir. Kaynaktan ağız kısmına doğru taşınan malzemelerin ebadı küçülür. Bundan dolayı akarsu biriktirmeleri ile oluşan yer şekillerinin yapısı öteki etkenler yanında akarsuyun akımıyla doğrudan ilgilidir. Akarsu yatağında çakıllar akarsu akımının arttığını,alüvyonlar ise akımın azaldığını gösterir.

PENEPLEN(YONTUKDÜZ)


Akarsular yerkabuğunun yüksek kısımlarını aşındırarak çukur yerleri doldurarak yeryüzünü düzleştirmeye çalışırlar. İrili ufaklı bir çok akarsu tarafından yapılan aşındırmaya bağlı olarak çok uzun bir zaman sonucun da bütün arazi alçalmış engebelik bakımından silikleşmiş olur. Böylece karaların yüzeyi deniz seviyesi yakınlarına kadar alçaltılır ve hafif dalgalı bir düzlük haline dönüşür. Akarsu aşındırması sonucunda meydana gelen bu gibi düzlüklere peneplen adı verilir. Türkiye III.Zamanın sonlarında peneplen halinde iken IV.Zamanın başlarında tümden yükselmiş ve peneplen yüzeyi yükseklerde kalmıştır. Türkiye'deki ova ve platoların yükseklerde bulunmasının nedeni bu peneplen yüzeylerinin yükselmesidir.

PLATOLAR

Akarsular tarafından derince kazılmış yarılmış düzlüklerdir bu düzlükler eski peneplenlerin gençleşmesi-yükselmesi sonucunda oluşurlar. Bazıları da lav düzlükleridir.

DEV KAZANI

Akarsuların çağlayan yaparak düştüğü yerlerde oluşan aşınım şekilleridir.

KIRGIBAYIR(BADLANDS)












Sel sularının etkisi ile yamaçlar yarılır ve aynı zamanda gittikçe yatıklaşır. Bu arada yarı kurak bölgelerde mil ve tüf gibi maddelerden yapılmış yamaçlar üzerinde çok sık sel yarıntılarından oluşmuş karmakarışık ve üzerinde dolaşılması çok zor olan bazı şekillerde meydana gelir bunlara kırgıbayır adı verilir.

PERİBACASI



PERİBACASI

Peribacaları volkanik tüf ve millerle kaplı yamaçlarda sellenme sonucunda meydana gelirler. Yamaçtaki tüf ve miller arasında yer yer daha dirençli tabakalar veya bloklar varsa bunlar altlarındaki yumuşak kısımları sellenmeye karşı korurlar. Böylece üzerine şapka gibi bir kaya parçası duran sütunları andıran garip şekiller meydana gelmiş olur. Peribacaları ülkemizde özellikle Ürgüp ve Nevşehir dolaylarında görülür. Peribacalarının şekillenmesinde aynı zamanda rüzgarın da dolaylı etkisi vardır

MENDERES



MENDERES(BÜKLÜM)

Akarsular yataklarını yanlara doğru da aşındırırlar sular bazen bir yamaca bazen ötekine çarpar. Çarpma ile yamaçların altı kazılır,zamanla yıkılır ve daha çok geriler. Böylece bir akarsu vadisindeki girintiler çıkıntılar büklümler halini alır. Bu büklümler büyüdükçe vadi genişler yamaçlar geriler. Bir akarsu vadisinde mendereslerin oluşması yatak eğiminin azalmasına bağlıdır. Bir akarsuda mendereslerin artması bu akarsuyun :
Yatak eğiminin azaldığını
Uzunluğunun arttığını
Hızının azaldığını
Aşındırma gücünün azaldığını gösterir.
Türkiye'de özellikle Ege bölgesinde bulunan akarsular (Gediz,Bakırçay.K.Menderes,B.Menderes) son derece belirgin menderesler meydana getirirler.

GENİŞ TABANLI VADİ



Yana aşındırmanın etkisi ile genişleyen vadilerdir. Eğimin azalmasına bağlı olarak birikmelerle alüvyon bir taban oluşmuştur.

YATIK YAMAÇLI VADİ

Yana aşındırmanın fazla olduğu ve yamaçların yatıklaştırıldığı yerlerde vadilerin profili genişler ve yatık yamaçlı vadiler meydana gelir. Bu tip vadilerin genellikle alüvyonla kaplı geniş bir tabanları da vardır.

ÇENTİK VADİ

Bazı vadilerin profili V biçimindedir. Bu tür vadilere çentik vadi denir. Bu tip vadiler genelde akarsuların yukarı çığırlarında oluşurlar. Aynı zamanda akarsuların ilk oluştukları dönemdeki genç vadilerdir.

KANYON VADİ

KANYON VADİ

Derine aşındırmayı tamamlayan akarsuyun geçtiği bölgenin Epirojenik hareketler sonucu yükselmesi yada denizlerin çekilmesi sonucu akarsu yatağını tekrar derinleştirir. Böylece vadi yamaçlarındaki seki(taraça) denilen basamaklar oluşur. Kalkerli arazilerde farklı kayaların erimesi sonucunda da kanyon vadi oluşur. Örneğin Akdeniz'de Göksu Kanyonu gibi.

BOĞAZ VADİ




BOĞAZ VADİ

Yüksek yerlerde derine aşındırma ile oluşmuş vadilerdir. Yamaçlar dik vadi dardır. Dağları enine yaran ırmak vadileri Türkiye'de kuzey ve güney yönlü ulaşımda kolaylık sağlar. Bunlara yamaç vadileri de denir. Örnek Marmara da Gevye Boğazı,Küre dağlarında Kızılırmak vadisi Canik Dağlarında Yeşilırmak Vadisi,Akdeniz de Çubuk ve Gülek boğazları gibi.

VADİ

Akarsuların yataklarını derine ve yana aşındırması ile oluşan ve sürekli inişi olan uzun çukurlardır. Değişik şekilleri vardır.

DENGE PROFİLİ

DENGE PROFİLİ

Akarsular yataklarını eğimin fazla olduğu yerlerde derine doğru,eğimin az olduğu yerlerde ise yana doğru aşındırırlar. Bir akarsu yatağını derine doğru aşındırdıkça yatak eğimi azalır,deniz seviyesine yaklaşır. Hiç bir akarsu yatağını deniz seviyesinden daha derine aşındıramaz buna taban seviyesi denir. Taban seviyesine ulaşmış akarsularda derine aşındırma sona erer. Akarsuyun ağız bölümü su miktarının çokluğuna bağlı olarak taban seviyesine daha kısa sürede ulaşır buralarda derine aşındırma olmaz fakat kaynağına (geriye) doğru derine aşındırma artarak devam eder. Buna geriye aşındırma yada boyuna aşındırma denir. Geriye aşındırma sonucunda akarsu boyunu geriye doğru uzatır. Su bölümü alanını yararak komşu akarsuyun yada kollarından birini kendine bağlayabilir. Bu olaya kapma denir. Bu olay nedeniyle akarsu havzaları genişleyebilir. Aşındırma sürdükçe akarsuyun yatak eğimi azalır, akış hızı yavaşlar. Derine aşındırma azalır ve hemen hemen sona erer. Bu duruma erişmiş bir akarsuyun yatağında başlangıçtaki pürüzler,şelaleler ortadan kaldırılmıştır. Akarsu yatağının ağzından kaynağa doğru uzanan profili iç bükey düzenli bir eğri halindedir. Buna denge profili denir. Denge profiline ulaşmış akarsular yavaş akışlı ve enerji potansiyelleri az olur. Aynı zamanda bu akarsular taşımacılık için elverişlidirler. Türkiye'deki akarsular genellikle denge profilini almamış akarsulardır. Bunun nedeni Türkiye'nin bu günkü yeryüzü şeklini yakın bir jeolojik devirde (IV.Zaman başları) almış olmasıdır. Nitekim Türkiye'nin III.Zaman sonunda peneplen halinde iken IV.Zaman başında toptan yükselmiş olduğu tespit edilmiştir. Bunun sonucu olarak Türkiye'de dağlara oranla daha geniş yer kaplayan ova ve platolar yükseklerde kalmış ve akarsuların denge profili de bozulmuştur. Bu nedenle Türkiye'deki akarsulardan taşımacılık sahasında istifade edilememektedir.

AKARSULARDA AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ

1-DENGE PROFİLİ
2-VADİ  
3-MENDERES(Büklüm)
4-PERİBACALARI  
5-KIRGIBAYIR(Badlands) 
6-DEV KAZANI 
7-PLATOLAR  
8-PENEPLEN(YONTUKDÜZ)

Fiziksel aşındırma üç şekilde oluşur;

a.derine aşındırma: Akarsuların yatağını düşey doğrultuda ışındırarak, deniz seviyesine indirmeye çalışmasıdır.
b.Yana aşındırma: Akarsuların içlerindeki materyallerle birlikte, eğimin azaldığı yerde salınımlar yaparak, yanlara çarpması sonucu meydana gelen aşındırmadır.
c.Geriye aşındırma:Akarsularda su miktarı en çok ağız kısmında olur. Çünkü, bu kısımda akarsu bütün kollarından aldığı suyu taşır. Bu kesimdeki su fazlalığı nedeniyle, akarsular yataklarını, denize döküldükleri yerden başlayarak geriye doğru aşındırmaya başlarlar. Böylece aşınan nokta, kaynağa doğru kayar ve zamanla akarsu üzerindeki şelaleler ortadan kalkar. Buna geriye doğru aşındırma denir.
Geriye doğru aşındırma ile akarsular, çevredeki küçük akarsuları kollarıyla birlikte kendisine bağlar. Buna akarsu kapması veya kapma denir.
Akarsular vadilerini kazıp derinleştirdikçe, yataklarının eğimi gittikçe azalır. Bu yüzden zamanla akış yavaşlar, aşındırma eski hızını kaybeder ve en sonunda hemen hemen sona erer. Akarsu yatağında artık, başlangıçtaki pürüzler, şelaleler ortadan kaldırılmış olur. Bu duruma erişen bir akarsuyun, ağzından kaynağına doğru uzanan profili iç bükey bir eğri halindedir. Buna denge profili denir.

FİZİKSEL AŞINDIRMA

Akarsular, eğime bağlı olarak kazandıkları güçle, yatağındaki kayaları parçalayarak aşındırır. Akarsular genelde fiziksel yolla aşındırma yaparlar.

KİMYASAL AŞINDIRMA

Sıcaklığın yüksek olduğu zamanlarda veya sürekli sıcak bölgelerde, akarsuların geçtikleri yeri eritmesiyle yaptığı aşındırmadır.

AKARSULARDA AŞINDIRMA

Akarsuyun, içerisinden geçtiği yatağı kazması ve kopardığı parçacıkları taşıması olayına aşındırma denir. Akarsular kimyasal ve fiziksel (mekanik) yollarla aşındırma yaparlar.

TÜRKİYEKİ AKARSULARIN ÖZELLİKLERİ

1-Yeryüzü şekillerinin genel uzanışına paralel olarak doğu-batı yönlü akarlar. Fakat denize dökülecekleri yerlerde dağları enine yararak boğazlar oluştururlar.
2-Uzunlukları fazla değildir. Bunun nedeni,dağların kıyıya paralel uzanması ve Türkiye'nin çok geniş bir ülke olmamasıdır.
3-Yerşekillerinden dolayı akarsu havzaları dardır.
4-Bol su taşımazlar. Bunun nedeni,iklimin fazla yağışlı olmaması ve havzaların dar olmasıdır.
5-Rejimleri düzensizdir. Nedeni,ülkemizde belli bir sıcaklık ve kurak mevsimin bulunması,yağış ve kar erime zamanlarının farklılık göstermesidir.
6-Ortalama yükseltinin fazla olmasından dolayı fazla akışlıdırlar.
7-Akarsular bir çok yerde dar ve derin vadilerden aktıkları için hidroelektrik enerji potansiyelleri fazladır.
8-Yer yer su taşkınlarına ve erozyona neden olurlar.

4-Karma Rejimli Akarsular:

Farklı iklim bölgelerinden geçen ve çeşitli kaynaklardan beslenen akarsular karma rejimlidir. Fırat,Dicle,Nil
Akış Sürelerine Göre
Akarsular Daimi Akarsular:Nemli bölgeleri karekterize ederler. Senenin bütün günü yatakta su mevcuttur.
Mevsimlik Akarsular:Senenin kurak ve yağışlı farklı iki mevsime ayrıldığı bölgelerde görülür.
Geçici Akarsular:Yağışın çok nadir ve zaman bakımından belirsiz olduğu bölgelerde görülür.
Türkiye'de ki Akarsular
Karadeniz'e Dökülenler:Sakarya,Filyos Çayı,Bartın Çayı, Yeşilırmak, Kızılırmak ve Çoruh'tur.
Marmara Denizi'ne Dökülenler:Susurluk ve Gönen Çayı
Ege Denizi'ne Dökülenler: Bakırçay, Gediz,B. Menderes, K. Menderes ve Meriç'tir.
Akdeniz'e Dökülenler:Dalaman Çayı, Manavgat Çayı, Aksu,Göksu,Seyhan,Ceyhan ve Asi'dir.
Ülkemizde Doğup Dış Ülkelerden Denize Dökülenler:Aras,Kura,Arpaçay,Fırat,Dicle,Çoruh
Dış Ülkelerden Doğup Ülkemizde Denize Dökülenler:Meriç,Asi

3-İç Bölgelerin Akarsu Rejimi:

Kışın yağışın kar şeklinde olması ve erimemesi nedeniyle kışın suları azalır. İlkbahar ve yaz mevsiminde karların erimesi ile suları bollaşır. Çok kısa bir süre içerisinde birdenbire kabararak coşkun bir şekilde akan, sonra kuruyacak duruma gelen ve hatta kuruyan akarsular sel rejimli akarsulardır. Bu tip akarsuların oluşmasında bitki örtüsünün cılız olmasının da rolü vardır. Daha çok İç Anadolu'da görülür.

2-Yağmurlu Karadeniz Rejimi:

Karadeniz ikliminin yağış rejimine bağlı olarak her mevsim su taşırlar, rejimleri nispeten düzenlidir. Yağmurlarla birlikte, dağlardan gelen kar suları eklendiği zaman ilkbahar aylarında seviyeleri yükselir.

TÜRKİYEDEKİ AKARSU REJİMLERİ

1-Yağmurlu Akdeniz Rejimi:Kış mevsiminin yağışlı olması nedeniyle akarsular bol su taşırlar. Yaz kuraklığı nedeniyle ve kaynak suları ile yeterince beslenemediği için yazın suları son derece azdır. Akdeniz,Ege ve Marmara bölgesi akarsularında görülen akarsu rejimidir.

AKARSU REJİMİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER

1.) Yağış rejimi 
2.) Yağış biçimi 
3.) Akarsu kaynağı
4.) Sıcaklık ve buharlaşma 
5.) Havzanın genişliği 
6.) Arazinin şekli ve eğimi

AKIMDA ETKİLİ OLAN ETMENLER

1) Havzaya düşen yağış miktarı,
2) Araziyi oluşturan taş ve tabakaların geçirimliliği,
3) Sıcaklık : Sıcaklığın arttığı dönemlerde buharlaşma artacağından dolayı o dönemde
 akım düşmesi olur. Ayrıca kış sıcaklıklarının çok düşük olduğu yerlerde yağışlar kar 
 şeklinde düşer. Bunlar kışın erimediği için akarsu bu dönemde beslenemez. Dolayısıyla
 akım düşmesi görülür.
4) Akarsu yatağı çevresindeki bitki örtüsü
5) Havzanın genişliği,
6) Havzadaki dağların kar buzları,
7) Yer altı suları ve kaynakları,
8) Beşeri faktörler: Akarsulardan sulama amacıyla yararlanılması.

AKARSULARDA AKIM

Akım;akarsu yatağının herhangi  bir kesitinden 1 sn.de geçen su miktarıdır. m ³/sn  olarak ifade edilir. Akımı  en yüksek olan akarsu Amazon dur. Türkiye’de ise Fırat tır.

SU BÖLÜMÜ CİZGİSİ

KAPALI HAVZAYI OLUŞTURAN ETMENER

1.İklim: Yağış yetersizliği su gücünü düşürür.
2.Yer Şekilleri:Dağların havzanın etrafını çevirmesi ya da Van gölünde olduğu gibi yer şekillerinin önünü tıkaması,
3.Jeolojik Yapı:Karstik sahalardaki aşırı geçirimlilik.
su bölümü cizgisi:İki akarsu havzasını birbirinden ayıran sınırdır. Genellikle dağların doruk noktalarından geçerler.

TÜRKİYEDEKİ BAŞLICA KAPALI HAVZALAR

Van gölü, Tuz gölü, Göller yöresi,Aras
Kura ,Afyon , Konya ovası, Eber kapalı havzası gibidir.

DÖKÜLDÜĞÜ YERE GÖRE AKARSULAR

Her akarsu belli bölgelerin sularını toplar. Bir akarsuyun tüm kolları ile birlikte sularını toplayıp boşalttığı alanlara akarsu havzası denir. 
Sularını açık denizlere boşaltan havzalara açık havzadenir.
Sularını açık denizlere boşaltamayan, çevredeki göl, bataklık gibi yerlere boşaltan veya çöllerde kuruyup geçen akarsu havzalarına da kapalı havza denir.

TABAN SEVİYESİ

Akarsular aşındırmalarını derine, yana ve geriye doğru yaparlar. Hiçbir akarsu yatağını deniz seviyesinin daha altına kadar ışındıramaz. Bu seviyeye taban seviyesi denir.

AKARSULAR

Yağışlarla yeryüzüne düşen, eriyen kar ve buz suları ile yeraltı kaynaklarından çıkan ve eğime bağlı olarak bir yatak boyunca hareket eden su kütlesi olarak tanımlanır.
Yeraltında ya da yeryüzünde belli bir doğal yatak içinde, sürekli ya da dönemli akışı bulunan su kütlelerine denir.
Akarsular; okyanus, deniz ve göllerle, atmosfer ve karalar arasındaki su dolaşımının önemli bir unsurudur.

12 Mayıs 2011 Perşembe

LÖS

İnce tozların, çöllerden daha nemli alanlara taşınması ve orada yığılması sonucu oluşan kalın toprak örtüsüne lös denir. Lösler genellikle tabakalaşmamış, gözenekli ve çok verimli topraklardır.Ülkemizde böyle çok kurak bölgeler yoktur.Rüzgar etkilerini en iyi görebileceğimiz bölge İç Anadolu Bölgesidir.

KUMULLAR

Rüzgârların biriktirdiği maddelerden oluşan tepeciklerdir. Çöllerde, kıyılarda ve yarı kurak bölgelerin gevşek yapılı arazilerinde görülür. Kumullar hareket eder ve zamanla yer değiştirir. Belli bir şekil almamış kum örtüleridir. Rüzgâr yönünde uzanan kumul tepelerine boyuna kumul, rüzgâra dik yönde olanlara da enine kumul denir.

BARKAN

Çöllerdeki Hilal biçimli kum tepeleridir. Hilalin açık ucu rüzgârın estiği yönü gösterir.

Rüzgar Biriktirme Şekilleri

 Kurak ve çıplak bölgelerde rüzgâr süpürüp taşıdığı maddeleri hızı kesilince ya da önüne bir engel çıkınca biriktirmeye başlar. Bu biriktirme şekilleri içinde en önemlileri barkan, kumul, ve löslerdir.

ŞAHİT KAYALAR

Bir yamaçta kayalar arasındaki çözülmüş maddelerin uzaklaştırılması ile oluşmuş şekillerdir. Yani farklı dirence ve aşınma özelliklerine sahip kaya veya tortulların bulunduğu yerlerde rüzgârın kolay aşınan kaya ya da tortulları aşındırması ve aşındırılan maddelerin başka yerlere uzaklaştırılması ile oluşan şekillerdir.

YARDANG:

Rüzgârlar tarafından yamaçlarda bulunan gevşek materyallerin aşındırılması ve taşınması ile dirençli kayaların oluşturduğu pürüzlü, girintili çıkıntılı, oluklu yüzeylere denir.( sert tabakanın zemin üstünde meydana getirdiği sivri köşeli çıkıntılardır) 

TAFONİ

Taşların sular tarafından yumuşak kısımlarının eritilmesi ve aşındırılması sonucu kayaçlar üzerinde küçük oyuklar oluşur bu oyukara tafoni denir.

Rüzgar Aşındırma Şekilleri

MANTAR KAYA(ŞEYTAN MASASI):Rüzgâr tarafından kayaların daha çok alt kısımlarının oyulması ile oluşmuş şekillerdir. Altı oyulan kayanın üstü şapka şeklini alır.

Bir yerde rüzgar aşındırması olması için;

1-) Bitki örtüsünün olmaması,         
2-) Toprağın kuru olması gerekir.
3-)  Zemin yapısının gevşek olması gerekir

Rüzgarlar

Kurak ve yarı kurak bölgelerde yer şekillerini biçimlendiren en etkili kuvvet rüzgârlardır. Rüzgârın biçimlendirici etkisi kurak ve bitki örtüsünden yoksun bölgelerde daha fazladır. Çünkü buralarda toprak tanelidir. Rüzgâr tarafından kolayca yerinden sökülür, havalandırılarak taşınır, Bu nedenle rüzgârlar en büyük etkilerini çöllerde gösterirler. Çünkü bu bölgelerde bitki örtüsü zayıf, arazi kuru, rüzgâr hızlıdır.